Üç tip diş renklenmesi ya da lekelenmesi vardır:
1-yüzey lekeleri,
2-yumuşak birikintiler ve aslında diş yapısının bir parçası olan lekelenmeler.
3-dişin kendi yapısında oluşan renklenme
Yüzey lekelenmeleri, öncelikli olarak, dişlerin arasında ve dişlerin kıvrımlı yüzeylerinin üzerinde bulunur. Tipik olarak koyu kahverengi olarak görünen bu lekelenmeler, kahve, çay ve tütün gibi güçlü renklendirme maddelerinden kaynaklanır. Bu tip renklenmeler, günlük ağız temizliğiyle birlikte düzenli olarak diş hekiminin yaptığı temizlikler ile genellikle kontrol altına alınabilir.
Diş yüzeyindeki “mikroçatlak”lar sebebiyle oluşan yüzey renklenmesi ise çok da kolay giderilemez. Bu mikroçatlak denilen yapı, dişin dış yapısını oluşturan “mine”de görülür ve genellikle buz ya da başka sert objeler çiğneme ile meydana gelir. Bu yapılar çok küçüktür ve gıda ya da tütün sebebiyle renklenmeden fark edilmezler. Çözüm ise, profesyonel temizliğe ek olarak, restorasyon (dolgu veya porselen) ya da beyazlatma yapılmasıdır.
İkinci tip lekelenme, “plak” denilen ve diş üzerinde zamanla meydana gelen, yapışkan bir film tabakası ya da “diş taşı (tartar)” denilen ve plak, diş yüzeyinden uzaklaştırılmadığı zaman oluşan çimento benzeri yapılar sebebiyle meydana gelir. Sıklıkla bakteriyel kaynaklı olan bu bu lekelenmeler, yetersiz ağız bakımı sonucunda da oluşabilir. Gülme hattının çevresinde karanlık bölgeler olarak görülen bu lekelenmeler, çoğunlukla alt ön dişlerde meydana gelir. Tipik olarak, diş taşı temizliği ve cilalanması ile ortadan kaldırılabilir.
Üçüncü tip lekelenme ise, aslına dişin kendi yapısında oluşan renklenme ve lekelenmelerdir. Bu renklenmeler, dişin dış yapısındaki beyaz bölgeler ve dişler üzerinde boydan boya kahverengi-grimsi bantlar içermektedir. Bunlar, dişin doğumdan önce hatalı sertleşmesi ya da normal mine (dişin ağız içinde görülen, en dış katmanı) oluşumu sırasında ilaç ya da hastalık sebepli oluşan bozulmalardan kaynaklanır. “Tetrasiklin renklenmesi”, göze hoş görünmeyen, sarı renkli, kahverengi ya da mavi-gri renklenmelerdir ve sekiz yaşından önce tetrasiklin antibiyotiği ile tedavi edilmiş ya da annelerinin hamile iken bu ilacı kullanması ile oluşur. Günümüzde bu ilacın kullanımı ile ilgili kısıtlamalar getirilmiştir. Tetrasiklin ya da benzeri şekilde bir ilaç sebepli meydana gelen renklenmelerde beyazlatma ya da dişlerin porselen kaplanması ile bu problem ortadan kaldırılırken; çürük başlangıcı veya mine oluşumu sırasında meydana gelen hatalar sebepli diş yüzeyinde görülen beyaz bölgelerin giderilmesinde ise ancak dolgu ve porselen yapımı uygulanabilir.
Renklenmeler, geniş bir çürük sebepli, dişin bir travma ile canlılığını yitirmiş olması, kanal tedavisi sırasında kullanılan ilaçlar sebepli ya da eski – hatalı amalgam dolgular (gri dolgular) kaynaklı da olabilir. Bütün bu problemler, dişin kahverengi ya da gri görünmesine sebep olurlar. Çürük dişlerin dolgu yapılarak, diğer renklenmelerin ise beyazlatma yapılarak tedavi edilmesi mümkündür.
Çoğu hasta, bahsi geçen bu lekelenmeleri ve renklenmeleri, dişlerini çok sert bir şekilde fırçalayarak ya da aşındırıcı maddeler kullanarak yok etmeye çalışır, ancak ne yazık ki bu lekelenmeler ve renklenmeler dişe kilitlenmiştir ve aşırı sert fırçalamak genellikle, dişin dış yapısına ciddi zararlar vermenin ve dişetinin çekilmesine sebep olmanın dışında işe yaramazlar. Bunun için diş hekiminize danışmalı ve yapılabiliyorsa tedaviyi kendisinden talep etmeniz en doğrusu olacaktır.
1-yüzey lekeleri,
2-yumuşak birikintiler ve aslında diş yapısının bir parçası olan lekelenmeler.
3-dişin kendi yapısında oluşan renklenme
Yüzey lekelenmeleri, öncelikli olarak, dişlerin arasında ve dişlerin kıvrımlı yüzeylerinin üzerinde bulunur. Tipik olarak koyu kahverengi olarak görünen bu lekelenmeler, kahve, çay ve tütün gibi güçlü renklendirme maddelerinden kaynaklanır. Bu tip renklenmeler, günlük ağız temizliğiyle birlikte düzenli olarak diş hekiminin yaptığı temizlikler ile genellikle kontrol altına alınabilir.
Diş yüzeyindeki “mikroçatlak”lar sebebiyle oluşan yüzey renklenmesi ise çok da kolay giderilemez. Bu mikroçatlak denilen yapı, dişin dış yapısını oluşturan “mine”de görülür ve genellikle buz ya da başka sert objeler çiğneme ile meydana gelir. Bu yapılar çok küçüktür ve gıda ya da tütün sebebiyle renklenmeden fark edilmezler. Çözüm ise, profesyonel temizliğe ek olarak, restorasyon (dolgu veya porselen) ya da beyazlatma yapılmasıdır.
İkinci tip lekelenme, “plak” denilen ve diş üzerinde zamanla meydana gelen, yapışkan bir film tabakası ya da “diş taşı (tartar)” denilen ve plak, diş yüzeyinden uzaklaştırılmadığı zaman oluşan çimento benzeri yapılar sebebiyle meydana gelir. Sıklıkla bakteriyel kaynaklı olan bu bu lekelenmeler, yetersiz ağız bakımı sonucunda da oluşabilir. Gülme hattının çevresinde karanlık bölgeler olarak görülen bu lekelenmeler, çoğunlukla alt ön dişlerde meydana gelir. Tipik olarak, diş taşı temizliği ve cilalanması ile ortadan kaldırılabilir.
Üçüncü tip lekelenme ise, aslına dişin kendi yapısında oluşan renklenme ve lekelenmelerdir. Bu renklenmeler, dişin dış yapısındaki beyaz bölgeler ve dişler üzerinde boydan boya kahverengi-grimsi bantlar içermektedir. Bunlar, dişin doğumdan önce hatalı sertleşmesi ya da normal mine (dişin ağız içinde görülen, en dış katmanı) oluşumu sırasında ilaç ya da hastalık sebepli oluşan bozulmalardan kaynaklanır. “Tetrasiklin renklenmesi”, göze hoş görünmeyen, sarı renkli, kahverengi ya da mavi-gri renklenmelerdir ve sekiz yaşından önce tetrasiklin antibiyotiği ile tedavi edilmiş ya da annelerinin hamile iken bu ilacı kullanması ile oluşur. Günümüzde bu ilacın kullanımı ile ilgili kısıtlamalar getirilmiştir. Tetrasiklin ya da benzeri şekilde bir ilaç sebepli meydana gelen renklenmelerde beyazlatma ya da dişlerin porselen kaplanması ile bu problem ortadan kaldırılırken; çürük başlangıcı veya mine oluşumu sırasında meydana gelen hatalar sebepli diş yüzeyinde görülen beyaz bölgelerin giderilmesinde ise ancak dolgu ve porselen yapımı uygulanabilir.
Renklenmeler, geniş bir çürük sebepli, dişin bir travma ile canlılığını yitirmiş olması, kanal tedavisi sırasında kullanılan ilaçlar sebepli ya da eski – hatalı amalgam dolgular (gri dolgular) kaynaklı da olabilir. Bütün bu problemler, dişin kahverengi ya da gri görünmesine sebep olurlar. Çürük dişlerin dolgu yapılarak, diğer renklenmelerin ise beyazlatma yapılarak tedavi edilmesi mümkündür.
Çoğu hasta, bahsi geçen bu lekelenmeleri ve renklenmeleri, dişlerini çok sert bir şekilde fırçalayarak ya da aşındırıcı maddeler kullanarak yok etmeye çalışır, ancak ne yazık ki bu lekelenmeler ve renklenmeler dişe kilitlenmiştir ve aşırı sert fırçalamak genellikle, dişin dış yapısına ciddi zararlar vermenin ve dişetinin çekilmesine sebep olmanın dışında işe yaramazlar. Bunun için diş hekiminize danışmalı ve yapılabiliyorsa tedaviyi kendisinden talep etmeniz en doğrusu olacaktır.